ÇATIŞMA SAHALARINDA DEVLET DIŞI SİLAHLI AKTÖRLER OLARAK PARALI ASKERLER: Wagner Grubu Örneği

Paralı Askerin Tanımı ve Genel Özellikleri

Paralı asker, en genel ve basit tabiriyle para için ve para ile savaşan, belirli bir ücretle kiralanarak aktif çatışma sahalarında devletlerin, devlet dışı aktörlerin veya ülke içerisindeki ayrılıkçı grupların; bir diğer ifadeyle, kendilerini fonlayan kişi veya oluşum her ne ise onların safında rol alarak ilgili tarafların çıkarları doğrultusunda savaş ve çatışma alanlarında varlık gösteren kimselerdir. Son dönemde Suriye, Libya, Yemen, Ukrayna ve bir çok Afrika ülkesi gibi sürekli gündemde olan çatışma sahalarında paralı askerlerin kullanımı ile beraber bu aktörler ön plana çıkmış olsa da, paralı askerler ve paralı askerlik kavramı, klişe bir ifadeyle söylemek gerekirse, savaşın kendisi kadar eskidir.

Rönesans İtalya’sında yaşamış, uluslararası ilişkilerde realizmin kült isimlerinden biri olan Niccolò Machiavelli, 1532 yılında kaleme aldığı Prens (Hükümdar) adlı eserinde paralı asker hakkında şunları söylemiştir:

“…bir hükümdarın kendi devletini savunmak için kullandığı silahlı kuvvetler ya kendi öz malıdır, ya para ile tutulmuştur (ücretli); ya yardımcı, ya katışıktırlar. Para ile tutulmuş olanlar ve yardımcılar faydasız ve tehlikelidirler: bir kimse devletini para ile tutulmuş kuvvetlere istinat ettirirse, hiç bir zaman istikrarlı ve güven içinde olamaz; çünkü bu kuvvetlerde birlik yoktur, bunlar haris, inzibatsız ve sadakatsizdirler; dostlar arasında kahraman, düşman karşısında korkaktırlar… barışta onlar tarafından, savaşta da düşman tarafından soyulursun. Bunun da sebebi, aldıkları biraz ücretten başka onları savaş meydanında tutacak bir bağ ve sebep olmayışıdır ki, bu ücret de, senin uğruna ölmek istemeleri için yeter bir şey değildir.”

Şekil 1: Leonardo Da Vinci’ye ait ‘Un Condottiero’ adlı eser. (Condottiero, İtalyanca’da ‘paralı askerlerin lideri’ anlamına gelmektedir.)

 

Machiavelli’nin de ifade ettiği gibi, paralı askerler ile düzenli ordular arasında çok temel farklılıklar vardır. Paralı asker için kimin tarafında savaştığı, kime hizmet ettiği fark etmemektedir. Para nereden geliyorsa, kim daha fazla finansman sağlayabiliyorsa onun tarafında hizmet verebilirler. Bu doğrultuda; devletlerin yanısıra, terör örgütleri, uyuşturucu kartelleri gibi tehlikeli suç grupları tarafından da kolaylıkla satın alınabilmektedirler. Satın alma ifadesi yerinde bir tabirdir, zira paralı askerler dahil oldukları çatışma veya savaş ortamında hayatlarını kaybederlerse, bu durumun kimse için bir anlamı veya taraflar için doğurduğu herhangi bir sorumluluk yükü olmayacaktır. Bu yönüyle, savaş ortamında kullanılan bir ‘ürün’ gibidirler. Nitekim, belirli grupların illegal faaliyetlerinin veya gizli operasyonlarının yürütülmesi için paralı asker opsiyonu ciddi bir biçimde ön plana çıkabilmektedir.

 

Paralı Askerlerin Uluslararası Hukuktaki Statüsü

Uluslararası hukukta Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi ile (1989 tarihli Paralı Askerlerin İstihdamı, Kullanılması, Finanse Edilmesi ve Eğitilmesine Karşı Uluslararası Sözleşme) paralı askerlik olarak addedilebilecek tüm faaliyetler yasaklanmıştır. 2001 yılında yürürlüğe girmiş olan Sözleşme’ye bugün yalnızca 35 ülke taraftır. Rusya ve ABD, bu anlaşmanın taraflarından değildir. BM Sözleşmesi’nden önce, paralı askerliğe dair uluslararası hukuk düzleminde hazırlanmış iki adet anlaşma metni vardır.

Bunlar; her ikisi de 1977 yılında düzenlenen ‘1949 Cenevre Sözleşmeleri’ne Ek I Nolu Protokol’ ile ‘Paralı Askerliğin Kaldırılmasına Dair Afrika Birliği Sözleşmesi’ (Afrika Sözleşmesi)’dir. Ancak, bu metinler paralı askerlerin kullanımına ilişkin kati bir yasaklama ortaya koymamaları ve içerik anlamında belirli bir kesinliğe sahip olmamalarından dolayı, paralı askerliğe ilişkin daha kapsamlı ve detaylı bir çalışma olan BM Sözleşmesi hazırlanmıştır. BM Sözleşmesi, her ne kadar yukarıda bahsi geçen iki anlaşma metnine göre daha kapsamlı bir çalışma olsa da, yine de özel askeri aktörlerin hukuki statülerine dair karışıklığı ortadan kaldırmadığı ve paralı askerin paralı asker olarak tanımlanabilmesi için karşılanması oldukça zor şartlar ortaya koyduğu; bu sebeple de birçok ülkenin anlaşmaya imza atmaktan kaçındığı ifade edilmektedir.1

 

21.Yüzyılda Çatışma Sahalarında Paralı Askerlerin Varlığı

Günümüzde çatışma sahalarında paralı askerler gibi devlet dışı silahlı aktörlerin varlığı ve faaliyetleri her geçen gün daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu durum, şöyle bir sorunun gündeme gelmesine sebep olabilir: “Paralı askerlik 21.yüzyıla has bir olgu mudur?” Hayır. Paralı askerlik, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi savaşın kendisi kadar eskidir diyebiliriz. Peki neden paralı askerlik kavramını sık sık duyuyoruz? Güncel çatışma sahalarında yaşananları incelediğimizde bu aktörlerin ilgili bölgedeki varlıklarına, faaliyetlerine ve birtakım devletlerle ilişkilerine neden sıkça şahit oluyoruz?

Bu durumun çeşitli sebepleri olabilir. Fakat, ilk akla gelen ve belki de en tutarlı sebeplerden birisi, bu paralı askerlerle ilişkisi bulunan veya paralı askerlerin finansmanını sağlayan kişilerin veya devletlerin, muhtemel uluslararası baskılardan ve uluslararası antlaşmaların yüklemiş olduğu sorumluluklardan kaçınmak, bir diğer ifadeyle ‘illegal’ faaliyetler içerisinde görünmemek istemeleri olabilir. Nitekim, paralı askerlerin ve paralı asker desteği sunan özel askeri şirketlerin resmi olarak ‘görünürlükleri’ yoktur. Daha doğrusu, özel askeri şirketlerin birçoğu savaşmak amacıyla değil, askeri personellere eğitim sağlama gibi görünürde yasal olan hususlarda hizmet verdiklerini öne sürerek herhangi bir illegal aktivite içerisinde olmadıklarını beyan etmektedirler.

 

Rusya’nın Wagner Grubu Paralı Askerleri

Son dönemde Suriye, Libya, Ukrayna’nın doğusu (Donbass bölgesi) gibi aktif çatışma sahalarında paralı askerlerin varlığı ve faaliyetleri ön plana çıkmaya başladı. Bu paralı asker grupları içerisinde ismi en çok geçen ise ‘Putin’in şefi’ lakabı ile tanınan Rus iş adamı Yevgeny Prigozhin ile bağlantılı olduğu iddia edilen Wagner Grubu’nun paralı askerleri.

2014 yılından beri birçok çatışma sahasında operasyonlar yürüttüğü öne sürülen Wagner Grubu’na ait paralı askerlerin, özellikle sivil hayata adapte olmakta zorluk yaşayan ve yaşları 35-50 arasında değişen eski askerler arasından seçildiği ifade ediliyor.2 Buradan da kolaylıkla anlaşılabileceği üzere, paralı askerler amatör kişilerden değil, aksine son derece profesyonel askeri kabiliyetlere sahip ve çatışma sahalarında bu kabiliyetleri soğukkanlılıkla sergileyebilecek kişilerden oluşuyor.

 

Şekil 2: Solda Yevgeny Prigozhin ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin

 

Wagner’in Libya’daki Faaliyetleri

Libya’da yıllardır devam etmekte olan çatışma ortamı 23 Ekim 2020 tarihinde BM öncülüğünde Cenevre’de gerçekleştirilen 5+5 askeri komite toplantıları neticesinde Libya hükümeti (GNA) ile ülkenin doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri General Halife Hafter heyetleri (LNA) arasında ateşkes antlaşması imzalanarak sona erdirilmişti. İmzalanan barış antlaşmasına göre, ülkede bulunan bütün yabancı paralı askerlerin 3 ay içerisinde ülkeyi terk etmeleri gerekiyordu. Ancak, Hafter safında varlık gösteren Wagner paralı askerlerinin süre dolmasına rağmen ülkeden çıkış yapmadıkları belirlenmişti. Buna ek olarak, Wagner üyelerinin Sirte ile Cufra arasında toprak set inşa ettikleri ifade edilmekte.3 Libya’da 2000 civarında Wagner paralı askerinin yer aldığı ve bu paralı askerlerin sahadaki varlığının Rusya’nın bölgedeki petrol kaynakları üzerinde hakimiyet kurmasına zemin hazırladığı da öne sürülüyor.4

Şekil 3: VoaNews’in haberine göre, Wagner paralı askerlerinin Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından paylaşılmış olan bir fotoğrafı https://www.voanews.com/europe/mercenary-says-kremlins-wagner-group-recruiting-inexperienced-fighters

 

Silahlı çatışma hukukunun esasında birkaç temel prensip yer almaktadır. Bunlardan birisi de ‘gereksiz acı ve ızdırabın önlenmesi’dir. Bir başka ifadeyle, çatışma esnasında siviller askeri birer hedef haline getirilmemelidir. Fakat, paralı askerler dediğimiz devlet dışı silahlı aktör grupları herhangi bir uluslararası hukuk ilkesine riayet eden veya ulusal bir bilinç doğrultusunda hareket eden gruplar olmadığından, faaliyet gösterdikleri çatışma ortamlarında savunmasız durumda kalmış olan sivilleri de soğukkanlılıkla infaz edebilmektedirler. Nitekim, Rus paralı asker grubu Wagner’in de Libya’daki çatışma ortamında çok sayıda sivili katlettiğine ve savaş suçları işlediğine yönelik iddialar bulunmaktadır.5

 

Wagner’in Afrika’daki Varlığı

Wagner Grubu’na mensup paralı askerlerin faaliyet sahalarının Libya ve Suriye gibi çatışma bölgeleri ile sınırlı kalmadığı ve Afrika’daki birçok ülkede de varlık gösterdiği ifade ediliyor. Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve, Angola, Madagaskar, Gine, Gine Bissau, Mozambik ve Kongo gibi ülkelerde Wagner’e ait paralı askerlerin bu ülkelerde yer alan doğal kaynakların kullanılması karşılığında silah, teknoloji ve askeri hizmet sağladıkları bildiriliyor.6 Zayıf hükümetlere sahip, iç karışıklıklarla veya terörle mücadele eden birçok Afrika ülkesi, askerlerinin eğitilmesi veya üst düzey bürokratların korunması gibi noktalarda özel askeri şirketlerle temas kuruyor. Bu durum, paralı askerlerin bu ülkelere girmesinin ve illegal faaliyetler yürütmesinin yolunu açıyor. Askeri eğitim adı altında paralı asker grupları, bulundukları coğrafyalarda etki sahası kazanabiliyorlar.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres bir açıklamasında,

“Paralı askerler yalnızca savaşlara girip doğal kaynakları sömürmekle kalmıyor, sınır aşan organize suçları, terörü ve şiddete dayalı aşırılıkçılığı da besliyor”

ifadelerini kullanmıştı. Guterres, bazı paralı asker gruplarının Afrika’da Sahra bölgesinde kaçakçılık ve benzer yasa dışı faaliyetler içerisinde olduğunu; buna ek olarak bazı Afrika ülkelerinde iç savaş çıkartmak üzere çatışmaları kışkırttıklarını da belirtmişti.7 Açıkça söylenebilir ki, paralı askerler yalnızca ülkelerin istikrarını bozmakla kalmıyor, ayrıca sınır aşan suçların artmasına da sebep oluyorlar. Ayrıca, hizmet ettikleri çıkar gruplarının kendi coğrafi sahaları dışında bulunan alanlarda ve bu alanlarda bulunan kaynaklar üzerinde haksız bir biçimde hakimiyet ve kontrol kazanmalarına; bu bölgelerde ilgili çıkar gruplarının ve bu gruplarla ilişki içinde olan devletlerin vekaleten bir çatışma aktörü haline gelmesine zemin hazırlıyorlar.

 

Sonuç

Sonuç itibariyle; çatışma sahalarında devlet dışı silahlı aktörler olarak Wagner Grubu gibi paralı asker gruplarının varlığı hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde halihazırda güven ve istikrarı tehdit etmekte olan çatışma ortamlarında çözüme ulaşma sürecini zorlaştırmaktadır. Libya örneğinde de kolaylıkla gözlemlenebileceği üzere, paralı askerlerin varlığı ateşkes ve uzlaşmayı sağlamış çatışma bölgelerinde bile normale dönüş sürecini baltalamaktadır. Herhangi bir uluslararası hukuk normuna riayet etmeyen, savaş suçları da dahil olmak üzere; uyuşturucu, silah veya insan kaçakçılığı, ham petrol hırsızlığı, siber suçlar, kara para aklama gibi sınır aşan suçlarda da rol oynayan paralı askerlerin varlığı devletlerin istikrarı, bölgesel ve uluslararası güvenlik bağlamında ciddi bir tehdit unsuru oluşturmaktadır.

Öte yandan, Wagner örneğinde olduğu gibi ciddi bir askeri altyapıya sahip olan paralı asker grupları girdikleri bölgelerde Rusya gibi özellikle kendi coğrafyasının dışında yüksek bir nüfuza sahip olmak isteyen ülkelerin vekalet aracı konumundadır. Bu durum, bölgesel krizlere dahil olan aktör sayısının artmasına ve krizlerin, çatışmaların uzun yıllar boyunca çözümsüz kalarak küresel birer problem haline dönüşmelerine sebebiyet vermektedir. Paralı askerlerin yer aldığı çatışma ortamlarında vahşi bir biçimde infaz edilen veya en iyi ihtimalle yerinden edilen sivillerin sayısında artış olması kaçınılmazdır. Nitekim, Machiavelli’nin de ifade ettiği gibi paralı askerleri para haricinde sahada tutan başka bir faktör yoktur. Bu sebeple, savaş ortamında insancıl hukuk ilkeleri doğrultusunda hareket etmeleri beklenemez. Bu yönüyle, paralı askerler insan güvenliği hususunda da ciddi bir tehdit potansiyeli oluşturmaktadır.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer

Fırat’ın doğusunda yeni alev: Aşiretler

Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Deyrezzor kenti tamamen Arap nüfusludur. Bu şehirde 30’dan fazla aşiret ve 200 kadar aile bulunuyor. Şehrin yönetimi Fırat nehrinin ayırdığı sınırlarla belirlenmiştir. Nehrin doğusu PKK terör örgütünde, batısı ise Esad rejimi ve müttefiklerinin kontrolündedir. Terör örgütü PKK, Deyrezzor şehrini askeri bakımdan kontrol etmek için Deyrezzor Askeri Meclisini kurdu. Bu meclisin başına da […]

KÜRESELLEŞMENİN İKİ YÜZÜ: BİR DÜNYA, İKİ GÖRÜŞ

Dünya giderek daha küçük bir yer haline geliyor; iletişim sınırları aşıyor, sınırlar ötesi ticaret gelişiyor. Ancak bu küresel fenomenin etkileri karmaşık ve farklı boyutlarda hissediliyor. Kimileri, bu gelişmeyi sınırsız fırsatlar olarak görüyor; kimileri ise bu hızlı değişimin getirdiği sorunlara işaret ediyor. Küreselleşmeyi destekleyenler, bu olgunun dünya ekonomisinin büyümesine olanak sağladığını, farklı kültürlerin birbirini daha iyi […]